30 Ağustos 2011 Salı

Keşif: Gülevi Safranbolu

Safranbolu'ya daha önce birkaç kez gitmiş olmama rağmen Gülevi'ni bu kadar geç keşfettiğim için kendime çok kızıyorum. Günübirlik şehir dışı planımız belli olduktan sonra, ilk durağımız olan Safranbolu'da kahvaltı yapacak bir yerler arıyorduk internette. O sırada adını daha önce de duymuş olduğum Gülevi geldi aklıma. Burası aslında üç Osmanlı konağının restorasyonu sonucu hizmete açılan butik bir otel; fakat buraya sadece otel demek haksızlık olur sanırım. Web sitesinde yer alan bir cümle ne demek istediğimi ortaya koyuyor: 


"Gülevi Safranbolu, konaklama değil bir yaşatarak yaşama projesi olarak ortaya çıktı."*


Nihayetinde, web sitesinde gördüğümüz fotoğrafların da etkisiyle kahvaltımızı restorasyonuyla adından sıkça söz ettirmiş olan Gülevi'nde yapmaya karar verdik. Çok doğru bir karar vermişiz; bunu daha gitmeden anladık. Yolda rezervasyon yaptırmak için aradığımızda karşımıza çıkan İbrahim Bey inanılmaz kibar bir beyefendi. İbrahim Bey ODTÜ'lü bir yüksek mimar, Gülevi'nin restorasyonuyla bizzat ilgilenmiş. Eşi Gül Hanım ile birlikte bizi çok sıcak karşıladılar. Gülevi'nin kendisi kadar özel bu iki insanla tanışmış olduk bu vesileyle.

Gülevi'nin giriş holünden sonra basamaklarla ulaştığımız bahçesi fotoğraflarından daha güzel, daha samimi...Detaylarda kaybolabiliyorsunuz. İbrahim Bey ve Gül Hanım bize bahçedeki asma ağacının altında inanılmaz bir kahvaltı hazırlatmışlar. Kahvaltı yerimize de, hazırlanan sofraya da anında aşık olduk. Zira ağzımızdan "Herşey çok güzel, herşey çok güzel!" den başka bir şey çıkamadı. Bol bol yedik, içtik. Zaten aksi mümkün değil. Safranbolu'ya özgü ekmeği, Gül Hanım'ın ev yapımı reçelleri, peyniri, zeytini, domatesi tadını damağımızda bıraktı. Belli ki yapay hiçbir şey yoktu. Özellikle Gül Hanım'ın lavantalı dut reçeli şimdiye kadar yediğim en lezzetli ve en değişik reçeldi; mutlaka denenmeli! 


Safranbolu'ya yolunuz düşerse siz de bu tatlı iki insanla mutlaka tanışın. Gülevi'yle tanışıklığımız bir kahvaltı ile başladı; fakat umarım bir gün kalmaya da gideceğiz. Ve yine asmanın altına bu sefer yıldızları seyretmek için oturacağız...

Not: Fotoğraflara aldanmayın, bizzat kendiniz gidin görün; mümkünse kalın da. Çok daha güzel olduğunu anlayacaksınız.

*kaynak: http://www.canbulat.com.tr/tr/home

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder